Kategoriler
Proje Haberleri Toki Haberleri

Köy konut projeleri her an hayata geçebilir

Köy Konut Projeleri öne çıkarken, uzmanlar çevre endişesi içine girdi. Türkiye geneline yayılan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı yeni projeleri için hazırlıklara başladı. Bu projeler için yönünün değiştiği görülürken, tercihler şehirden dışarı taşmaya başlamıştır. Ancak en büyük korku, köylere girecek olan yeni konut projelerinin bir kültürü yok edebileceği düşüncesi olarak öne çıktı.

Köy Konut Projeleri için yön değişiyor

Cumhurbaşkanlığı tarafından hayata geçirilen “Her Yıl 100 bin Sosyal Konut” projeleri giderek popülaritesini arttırdı. Vatandaşlarında çok sevdiği bu proje, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından uygulanıyor. Bakanlığın yeniden harekete geçtiği öğrenilirken, 81 il için gönderilen yazılar Köy Konut Projesi’nin aktif olacağı haberini hızla yaydı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum imzalı yazıda, köy tüzel kişiliğine ya da hazineye ait uygun araziler üzerinde yeni yerleşim bölgeleri oluşturulacak. Yapılan başvuru sayısının yalnızca 50 kişi olması gerektiği belgede öne çıkarken, muhtarlar aracılığıyla talepler TOKİ’ye bildirilecektir. Hedeflenen konut projesinde ise köylüler az bir peşinatla, düşük taksit ve uzun vadeli ödeme yöntemine sahip olacak. Güvenli, sağlıklı ve yaşanabilir konut olarak ortaya çıkarılan Sosyal Konut projeleri, kırsal bölgeyi tamamen değiştirebilir. Projenin aynı zamanda yaşam kalitesini iyileştireceği, kırsal toplumun refah düzeyini arttıracağı ve nüfusun kırsalda yoğunlaşması sağlayacağı söyleniyor. Yapılması beklenen evlerin tarım köy evlerine dönüşmesi ve köyleri modern bir hale getirme arzusu öne çıkarıldı. Proje kapsamında, içme suyu havzası, milli park, devlet mera alanı, doğal ve kültürel sit alanları gibi koruma bölgelerinde konut yapılmama kararının üstü çizilebilir. Şöyle ki, devlet isteği üzerine koruma alanları kapsama dışına çıkarılır ve yapılaştırmaya uygun bir hale dönüştürülür. Bu sayede köylerde pek çok bozulma ve tahribatlar yaşanabilir.

“Rize Hemşin Projesi bir ilk olmuştur”

Kırsal alan projelerinde gerçekleştirilen ilk proje Rize Hemşin Projesi olmuştur. Dere kenarında altı katlı ve dört katlı ahşap görünümlü sıra betonlar dikkat çekiyor. Baraj suları altında kalması mümkün görülen Hasankeyf’teki tarihi evlerin yerine ‘Yeni Yerleşim Yeri’ne tek tip evlerin inşa edildiği bilinmektedir. Şanlıurfa’da ise GAP projesi altında baraj suları altında kalması muhtemel gözüyle bakılan evlerin yerine avlulu evler yapılmıştır. Ancak bunların çoğu köy halkının isteklerine yanıt vermiyor. Uzmanlara göre planlanan Köy Konut Projesi’nin aynı sorunlarla birlikte yeni sorunları da beraberinde getireceği görüşü oluştu. Hem bölgenin kültürel yapısı bozulabilir hem de köyler köy olmaktan çıkabilir. Restorasyon ve koruma uzmanlarından birisi olan Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Hamiyet Özen, hiçbir köyde yan yana evlerin olmadığını belirtiyor. Dünyada bunun bir örneğinin bulunmadığını belirten Özen, bunun nedeni olarak “kırsal kesimde her ailenin kendine özgü bir yaşam alanının bulunmasıdır.” diyor. Proje kapsamında ister kırsal olsun, istenirse köy olsun yine de yan yana evler uygun olmayacaktır. Bu tür yapılar köy olma özelliğinin kaybedilmesine yol açabilir.

“Devletin eski evleri onarması gerekiyor”

Uzmanlar bu bölgelerde gerçekleştirilecek toplu konutların bir yıkımı beraberinde getireceği görüşünde birleşti. Özen’e göre, bu bölgelere dağınık bir şekilde 3-4 bina yapılırsa uygun olabilir. Ancak TOKİ’nin hedefinde olan her bölgenin en az  20-30 arasında birbirinin aynısı bina olacağı aşikar olarak görülüyor. Bu da yeni bir yerleşkenin kapısını açacaktır. Köyü tipleştirmenin en kötü yanı köyün köy olmaktan çıkmasıdır. Yeni yapıların yapılabileceğinin altını çizen Özen, yöre karakterine uygun projelerin gerçekleştirilmesinden yana. Ancak bunların yazlık site olmaması gerekiyor. Ayrıca devletin eski evleri onarması ve yeni yapılara destek vermesi gerçek bir gerekliliktir. Yapıya karşı olmadıklarını belirten Özen, tek tip evlerden kaçınıyor. Artvin Şavşatlı olan öğretim üyesi, sürekli köyüne ziyarette bulunduğunu açıkladı. Kültürel ve doğal mirası olan bölgelerin seçilmiş bir yer olduğu hatırlanmalı ve sakin şehir statüsünün bu alanlar için ne derece uygun olacağı düşünülmeli. Daha önce TÜBİTAK ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde bu konuda çalışmalar yaptığını söyleyen Özen, köylerin bu tip projeler için uygun olmadığına dair raporlar hazırladığını vurguladı.

Exit mobile version