Kategoriler
Emlak Haberleri

Konut piyasasında yaşanan durgunluğun asıl sebebi yükselen faizler

Konut piyasasında yaşanan durgunluk belirsizliğe sebep olmaya başladı. Kamu bankaları tarafından 1 Haziran tarihinde uygulanan düşük faizli kredi desteklerinde sona gelindi. Uzmanlara göre alıcılar kadar yatırımcıların sektöre yeniden dönüş yaptığı fırsat günleri değişen faizlerle birlikte geride kaldı. Son iki haftalık süreçte genel piyasada kredi faiz oranlarının 1’e çıkması özellikle satışlardaki durgunluğa kapı aralıyor.

Konut piyasasında durgunluk

Kamu bankalarının hükümet teşvikleri sonucunda başlatmış olduğu kredi imkânları, Haziran-Temmuz dönemine ait satışlarda tüm zamanların rekorunu getirdi. Kredili konut alımında Türkiye’ye kazandırılan canlılık sektör için olumlu bir görüş olarak bildirilmiş, ancak bu durumun korunması adına teşviklerin devam etmesi gerekliliği öne çıkarılmıştı.

Sektör öncüleri dahilinde destek verilen düşük faizli kredi imkânlarının son iki haftada değişmesi ise satışlarda durgunluğa sebep oldu. Edinilen bilgiye göre çoğu emlakçı, markalı konut ofisleri ve tapu müdürlükleri yoğunluklarını kaybetti. İlginin düşüşüyle birlikte önümüzdeki ay ertelenmiş devirlerin dışında herhangi bir hareketlilik beklenmiyor.

Kredi oranları artık cazip değil

Dünya.com’un köşe yazarlarından Alaattin Aktaş, haziranda artış yaşayan satışların konut piyasasında temmuz ayı içerisinde toplam 229 bin ile zirveyi gördüğünden bahsetti. Bundan sonraki konut satışlarında böyle bir rekorun elde edilemeyeceğini söyleyen yazar, durumu “Harçla bitti, yapı paydos” olarak ifade ediyor. Ağustos ayına ait konut satışının belirli bir oranda hız kaybetmesinin nedeninde ise, düşen faiz oranlarının biranda yeniden yükselmesi olarak görülmektedir. Artık 0,64 oranlı düşük faizler, on beş yıla kadar vade seçenekleri ve bir yıla kadar ödemesiz dönemin sonu geldi.

Krediyi alan kişiler avantajlardan yararlanırken, bir şekilde banka tarafından reddedilen ya da başvuruda gecikme yaşayanlar avantajları yakalayamadı. Konut satışında asıl önemli olanın toplam rakam olmadığını bildiren Aktaş, önemli olanın ilk satış rakamları olduğundan bahsetti. Temmuz ayında toplam satışın 229 bin olarak lanse edildiği ancak, ilk eldeki satışın 68 binde sabitlendiği görüldü. İlk elde gerçekleşen bu satış değerlerinde yüzde 75 artış yaşanmasına rağmen; bu değerleri kazandıran ipotekli satışlar oldu. Geçtiğimiz yedi aylık döneme tekrar göz attığımızda satışların aslında istenilen düzeye ulaşmadığını görmekteyiz. Geçen yıl 245 bin civarında satış, bu yıl yalnızca 266 bin seviyesine ulaştı.

Ucuz kredi istenileni getirmedi

Kredi faiz oranlarının yüksek olduğu dönemde geçen yıl satışlar 245 bin civarındaydı. Bu yıl birinci elde 0,64, ikinci elde 0,74’e düşürülen ve vade farkları uzatılan avantajlı kredi destekleri satışlardaki rakamı yalnızca 21 bin kadar arttırmıştır. Toplamda 266 bine ulaşan değerler, beklenilen satış seviyesinin gerisinde kaldı.

Aktaş, “231 bin konutun satışında kredi kullanıldığı tespit edilirken, kamu bankalarının 3’e mal ettikleri parayı 2’ye konut kredisi kullandırarak 231 bin konutun satışına aracılık etmiş oldu. Ama bu 231 bin konutun tümü ilk el değil ki. Bu sayının yalnızca 71 bini ilk satışlardan oluşuyor. İlk satış haziranda 32 bin, temmuzda 39 bin oldu.” dedi.

İpotekli satışlarda ikinci el konutların satışı haziranda 69 bin, temmuz ayında ise 91 rakamına tırmandı. Kimsenin kendisini avutmaması gerektiğini bildiren Aktaş, haziranda 190 bin, temmuzda 229 bin, iki aylık süreçte toplamda 419 bin konut satışı genel anlamda kazandırmıyor. Kredi kullanarak alınan birinci ellerin önemli olduğunu vurgulayan yazar, iki aylık süreçte toplam rakamın 71 binde sabitlendiğini söyledi. Bu da toplam satışın yalnızca yüzde 17’sine tekabül ediyor.

Ucuz kredi avantajının birinci el konutlardaki satışları öne çıkarması beklenirken ikinci elde satışların yükselmesi beklenen bir şey değildi. Kamu bankalarının düşük faiz imkânlarını reklamlar aracılığıyla duyurduğu dönemlerin geride kaldığı, faizlerin ardındaki yükselişlerin habersiz yapıldığı görüldü. Asıl önemli olanın birinci el olduğunu bilmeyen vatandaşlar faiz oranlarının düşük seyirli halde kalmasını umuyor. Fakat, durum “Şu kadar vatandaş ev sahibi oldu!” diye basite indirgenecek bir süreç değil. Ucuz kredi hareketi vergi kazancında, hizmetler sektöründe getiri yaratıyor ama satışların inşaat sektörüne doğrudan bir etkisi bulunmuyor.

Konut kredisi haberlerine göz atmak için tıklayınız.